Galeri

Aynen Taksim Yoluyla Ortaklığın Giderilmesi (Paylaşma Davaları) ve İlgili Yargıtay Kararları

Paylı ve elbirliği halindeki mülkiyet hükümlerine tabi taşınır ve taşınmaz mallar ile haklar; ortaklığın giderilmesi davasının konusunu oluştururlar. Söz konusu davaların konusunu, çoğunlukla tapulu taşınmazlar oluşturur. Taşınmazlara ortak mülkiyet olarak sahip olan paydaşların mallarının aynen taksim edilmesi veya mahkemece satılarak bedellerinin paydaşlar arasında payları nispetinde paylaştırılmasına izale-i şuyu denir. Yazımızda söz konusu davalar, ‘’paylaşma davaları’’ olarak adlandırılacaktır.

Paylaşma davaları özellikleri itibari ile çift taraflı davalardır. Davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir. Uyuşmazlığın çözümünde hem davacının hem de davalının isteği dikkate alınır. Davacının satış suretiyle paylaşma istemiş olması, davalının aynen taksim istemesine engel teşkil etmez. Böyle bir durumda aynen taksim mümkün ise, davacının aynen taksim isteği bulunmadığından söz edilerek davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Taraflar için benzer sonuçlar doğuran ve iki taraflı dava niteliğinde olan bu davaların bir takım özellikleri aşağıda detaylı irdelenmiştir.

Paylaşma davalarının dava dilekçelerinde, genelde aynen taksim mümkün ise aynen taksim, mümkün olmadığı takdirde satılarak paylaşma istenerek, terditli olarak talepte bulunulur. Dava dilekçesinde, davacı taraf sadece aynen taksim ya da sadece satış talebinde de bulunabilir. Buna karşılık, aynen taksim talebinin niteliği ne olursa olsun aynen taksim konusunda araştırma yapılmalıdır. Medeni Kanunun amacı ve 699. maddesinin lafzı da bunu öngörür. Söz konusu madde şu şekildedir: ‘’Paylaşma, malın aynen bölüşülmesi veya pazarlık ya da artırmayla satılarak bedelinin bölüşülmesi biçiminde gerçekleştirilir. Paylaşma biçiminde uyuşma sağlanamazsa, paydaşlardan birinin istemi üzerine hâkim, malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi hâlinde eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirme sağlanmasına karar verir’’. Aynen taksimin mümkün olduğu hallerde, davacının aynen taksim talebi olmadığından bahisle satış yönünde karar verilmesi doğru değildir. Davacı tarafça, yalnızca aynen taksim talep edilmiş olması ve karşı tarafın da bu talebe katılmış olması durumunda, iki tarafın ortak iradesi yok sayılarak satış kararı verilemez. Bu tip bir davada aynen taksimin olanaksız olduğuna kanaat getirilirse söz konusu davanın reddi gerekir. Buna karşılık, davacı tarafça yalnızca aynen taksimin, karşı tarafça da satışın talep edilmesi durumunda; yapılan inceleme ile aynen taksimin olanaksız olduğu anlaşılırsa, dava reddedilmez ve satış yönünde karar verilir.

Paylaşma davalarında feragate ilişkin bir istisna söz konusudur. Şöyle ki, paylaşma davalarında davacının davadan tek taraflı feragat etmesi karşı tarafın davayı yürütmesine engel teşkil etmez. Bu durum, paylaşma davalarının özelliğinden kaynaklanmaktadır. Çünkü yukarıda da belirttiğimiz üzere, bu davalar iki taraflı ve taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Ayrıca, feragat ile sonuçlanan dava, daha sonra açılacak bir başka dava için kesin hüküm teşkil etmez. Paydaşlardan biri dava dışı bırakılarak ve taraf teşkili sağlanmadan verilen paylaşmaya ilişkin hükümlerin kesinleşmesi halinde o hükmün infazı mümkün değildir. Bu durumda usulüne uygun bir dava açılması gerekmektedir.

Paylaşılması talep edilen taşınmazın, değerinde önemli bir eksiklik olmadan aynen taksimi mümkün ise hakim aynen taksimi uygulamak zorundadır. Paylaştırmada asıl ilke, taşınmazın aynen taksim ile her bir paydaşa belli bir bölümünün verilmesi ve bu şekilde ferdi mülkiyete geçilmesinin sağlanmasıdır. Paylaşma davalarında taşınmazların tapu kayıtları ve varsa çap örnekleri getirtilerek incelenmelidir. Tapu kayıt örneklerinin bir çapa dayalı olup olmaması, tapudaki miktar ile fiili miktar açısından önem taşır.

Paylaşma davasına konu taşınmaz için, aynen taksim kararı verilebilmesi o taşınmazın imar mevzuatı açısından ifrazının mümkün olup olmadığına bağlıdır. Taşınmazın yüzölçümü, ifraz sonrası oluşan kısımların yola cephelerinin bulunması vb. özellikler, aynen taksim kararı verilirken mutlaka dikkate alınmalıdır.

Birden fazla taşınmazın dava konusu olduğu hallerde, aynen taksimin araştırılması sırasında her bir taşınmazın aynen taksiminin mümkün olup olmadığı ayrı ayrı incelenir. Söz konusu incelemede, paylaşma davasına konu olan taşınmazların tapu kayıtları ve mevcut durumları dikkate alınır.

Paylaşıma konu taşınmaz üzerinde yapılan keşif sonunda; imar durumu, arazinin özellikleri, pay ve paydaş sayısı incelenir. Bölünen parçaların değer toplamı, taşınmaz malın bölünmeden önceki değerine nazaran çok daha düşük bir değer göstermemiş ise ve buna göre aynen taksim  yapılmasının mümkün olduğu anlaşılmış ise; bu durumda bilirkişi ifraz hakkındaki krokisini tanzim ederek mahkemeye sunar. Aynen taksim sonucu yapılan paylaşmada bir oransızlık söz konusu olur ise para ilavesi yapılarak denkleştirme yoluna da başvurulabilir.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun 16. maddesi şu şekilde buyurmaktadır; ‘’belediye ve mücavir alan hudutları içerisindeki gayrimenkullerin resen veya müracaat üzerine tevhit veya ifrazı, bunlar üzerinde irtifak hakkı tesisi veya bu hakların terkini bu kanun yönetmelik hükümlerine uygunluğu belediye encümenleri veya il idare kurullarınca onaylanır’’. Söz konusu hükümden de açıkça anlaşılacağı üzere, ifraz krokisi onay makamına sunulmalı ve onayı alınmalıdır. Yargıtay içtihatlarında da onayın alınmamış olması bozma nedeni olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca önemle belirtmek isteriz ki; imar uygulamaları sırasında birleşen imar parselleri hakkında, bilirkişi tarafından ifraz krokisi tanzim edilmiş dahi olsa, İmar Kanunu hükümleri yok sayılarak mahkeme kararı ile aynen taksim yönünde karar verilemez. Bu gibi durumlarda, imar uygulamaları sonucu oluşmuş imar parsellerinin satılarak bedelinin paylaştırılması söz konusu olur.

Paylaşma davalarında mahkeme tarafından aynen taksimin mümkün olduğu yönünde karar verildikten sonra, dava konusu taşınmazın hangi bölümünün hangi paydaşa verileceği hususunda araştırma yapılır. Bu hususta her bir paydaşın beyanı imza altına alınır. Taraflar paylaşmanın nasıl olacağı konusunda uzlaşırlarsa, uzlaşmaya göre aynen taksim yapılır. Uzlaşamama durumunda ise kura çekimi yöntemi ile paylaşma gerçekleştirilir. Aynen taksime ilişkin kararın kesinleşmesi ile ferdi mülkiyete geçilmiş olur.


İlgili Yargıtay Kararları

Aynen taksim yoluyla ortaklığın giderilmesi (paylaşma davaları) ile ilgili örnek Yargıtay kararları (künyeleri ile birlikte) aşağıda yer almaktadır.
1)    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E.1990/6-520, K.1991/11 kararı: ‘’Ortaklığın giderilmesi davası, büyük özelliği olan davalardandır. Öncelikle çift taraflı (actio dublex) bir davadır. Verilecek karardan her iki taraf da yararlanacaktır. Bu özelliği gereği de davada taraflar hem davacı, hem de davalı durumunda oldukları gibi, uygulanacak usul hükümleri de HUMK’nun 561/570. maddeleri ile özel olarak belirtilmiştir. Nitekim, doktrinde de Usulün 561 ila 568. maddelerinde toplanmış bulunan bu kuralların 569. madde uyarınca açılacak davalara uygulanacak özel usul kuralları olarak kabul edilmesi gerektiği ileri sürülmektedir (Prof. Dr. Baki Kuru, HUMK., Cilt: IV Sayfa: 4154; Cilt: III, Sayfa: 2610 ve Prof. Dr. Aydın Aybay, Taksim, 1966, Sayfa: 51 ). Bu itibarla da, davacının yalnız satış yoluyla ortaklığın giderilmesini istemesine karşın eğer davalı aynen taksim talep eder ve koşullarının da mevcut bulunduğu anlaşılırsa mahkemece taksim suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilebileceği kuşkusuzdur. O nedenle, davanın bu özelliğine işaretle davalının talebinin gözetilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gereğine değinen ve Hukuk Genel Kurulu'nca da aynen benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O halde direnme kararı bozulmalıdır’’.
2)    Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E.2011/1372, K.2011/6390 kararı: ‘’Dava, dört adet taşınmazın ortaklığının giderilmesine ilişkindir. Onay makamından olumsuz cevap gelmesi halinde paydaşlığın ( ortaklığın ) satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi gerekir. Mahkemece uyuşmazlık tarafların imzasını taşıyan protokole göre çözümlenmiştir. Protokol hükümlerinin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekmekte olup davaya konu taşınmazın ortaklığının aynen bölünerek giderilmesine karar verilmiş ise de onay makamı olan Belediye Encümeninin bölüşmenin (taksimin) mümkün olup olmadığına dair kararının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece Belediye Encümeninin kararı alınmaksızın Belediye İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün ifrazın mümkün olduğuna dair yazısı ile yetinilmek suretiyle ortaklığının aynen bölünerek giderilmesine karar verilmesi hatalıdır’’.
3)    Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E.2013/7487, K.2013/9684 kararı: ‘’Dava, taşınmazın aynen taksim suretiyle ortaklığının giderilmesi istemine ilişkindir. Davacı vekili, taşınmazın aynen taksim suretiyle ortaklığının giderilmesini istemiş, davalılar da taşınmazın aynen taksimi suretiyle ortaklığın giderilmesini savunmuşlardır. Taşınmazın taksiminin mümkün olmadığı bilirkişi raporuyla belirlendiğine göre mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, talep dışına çıkılarak satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmesi hukuka aykırıdır’’.
4)    Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E.2004/2662, K.2004/2642 kararı: ‘’Paydaşlığın giderilmesi davaları, paylı ve elbirliği mülkiyetine konu mallarda, paydaşlar ya da ortaklar arasındaki hukuki ilişkiyi sona erdiren, birlikte mülkiyetten ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Paydaşlar ya da ortakların tümünün davada yer almaları ve böylece taraf teşkilinin sağlanması zorunludur’’.
5)    Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E.2010/14249, K.2011/2245 kararı: ‘’Uyuşmazlık altı adet parselde ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir. Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir. Davacı vekili dilekçeyle satışına karar verilen parseller yönünden davadan feragat ettiğini beyan etmiş olup Mahkemece davalılardan feragat beyanına karşı diyeceklerinin sorulması ve sonucuna göre bir karar verilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir’’.
6)    Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E.2004/2669, K.2004/2744 kararı: ‘’Olayımızda; davacı, dava konusu edilen taşınmazın satılarak bedelinin bölüştürülmesini istemiş, davalı aynen bölüşülmesinin mümkün bulunduğunu, esasen taşınmazın rızaen bölündüğünü ve o şekilde kullanıldığını savunmuştur. Mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda imar yasası ve mevzuatı uyarınca aynen bölünmenin mümkün olmadığı bildirilmiştir. Bu durumda aynen bölüşülmesi mümkün olmayan taşınmazın satışına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğundan hükmün bozulması icap etmiştir’’
7)    Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E.2001/8785, K.2001/8920 kararı: ‘’Ortaklığın giderilmesi davalarında taksim istenmesi halinde dava konusu her taşınmazın ayrı ayrı ele alınarak pay ve paydaş durumuna göre taksimin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir. Paydaşlar muvafakat etmediği takdirde taşınmazın bir kesimi paydaşlar arasında paylı "müşa" bırakılamaz. Davada sulh vaki olmadığı sürece bir kısım taşınmazların bazı paydaşlara diğerlerinin diğer paydaşlara verilmesi şeklinde re'sen taksime gitmek mümkün değildir. Taksimde her bir taşınmazın pay ve paydaş durumuna arazinin verim niteliğine göre taksimin mümkün olup olmadığının bilirkişi aracılığıyla saptanması gerekir. Payların denkleştirilmesi için ivaz ilavesi icap ediyorsa fen ehline taksim projesi düzenlettirilir. Taşınmaz Belediye ve mücavir alan hudutları içerisinde ise taksim projesi eklenerek Belediye'den imar yasası ve yönetmeliği uyarınca bu taksime imkan olup olmadığı sorulur. Taşınmaz Belediye ve mücavir alan dışındaysa aynı husus İl İdare Kurulundan sorularak saptanır. Taksim tarzında yani taksim projesindeki bölümlerin hangi paydaşa verileceği konusunda taraflar anlaşamazlarsa mahkeme huzurunda kura çekilerek hangi kesimin hangi paydaşa verileceği belirlenir’’
8)    Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E.2013/8698, K.2013/9969 kararı: ‘’Somut olayda; davaya konu taşınmazın aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilebilmesi için 369,63 m2 sinin yola terki gerekeceğinin bilirkişi tarafından bildirilmesi üzerine davalı açıkça yola terke rızası olmadığını beyan etmiştir. Mahkemece davalının rızası olmadığı halde davaya konu taşınmazın 369,63 m2'lik kısmının yola terk edilmesi ve kalan kısmın aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir’’.
9)    Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E.2008/2051, K. 2008/8745 kararı: ‘’Dava, ortaklığın giderilmesine ilişkindir. Davaya konu taşınmaz imar parseli olduğuna göre, aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesi mümkün değildir. Ancak, davacı vekili duruşmada ortaklığın satış suretiyle giderilmesini istemiş olduğuna göre, uyuşmazlığın bu şekilde çözümlenmesi gerekmekte olup, mahkemece dava konusu parselin ortaklığının satış suretiyle giderilmesi gerekir’’.
10)    Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E.2002/3266, K.2002/3452 kararı: ‘’Ortaklığının giderilmesi istenilen taşınmazın tapudaki yüzölçümü fiili duruma uymuyorsa ve hudutlarda sabit değilse görevli mahkemede açılacak dava yoluyla tapunun düzeltilmesi için taraflara süre verilmesi dava açılırsa onun sonucunun beklenmesi gerekir. Şayet dava açılmaz veya kesinleşen kararla red edilirse tapu miktarı fiili durumdan az ise sabit hudutlardan başlayarak tapu kapsamının arazide belirlenmesi fen ehline buna ilişkin kroki düzenlettirilmesi o krokide belirlenen yerin ortaklığının giderilmesi gerekir. Şayet tapu miktarı fiili durumdan daha fazla ise davanın reddedilmesi icapeder’’.
11)    Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E.2012/5969, K.2012/9229 kararı: ‘’Dava, bir adet taşınmazda ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir. Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalar olup, sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraflara payları oranında yükletilmesi gerekir’’.
12)    Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E. 2008/5305 K. 2008/7028 “ Dava konusu edilen ve satışına karar verilen 278 No’lu parsel hakkında, İ... 4 Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2004/312-3738 sayılı kararı ile satış suretiyle paydaşlığın giderilmesine karar verildiği ve kararın 11.7.2005 tarihinde kesinleştiği dosya içerisinde bulunan belgelerden ve yargılama dosyasından anlaşılmaktadır. Aynen taksime ilişkin kesinleşmiş ilamlar zaman aşımına uğramaz. Satış suretiyle paydaşlığın giderilmesine ilişkin ilamlar ayni hak doğurmadığından on sene geçmekle zaman aşımına uğrarlar. Kesinleşme tarihinden davanın açılış tarihi olan 10.10.2005 tarihine kadar on yıllık satış isteme süresi içerisinde bu kararın infazının istenmesi mümkün iken bunun yapılmayıp aynı yer hakkında yeniden dava açılması doğru değildir. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken bu husus gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.”
13)    Yargıtay 14. Hukuk Dairesi., E. 2013/1982 K. 2013/3905 kararı “Somut olayda; dosya içerisinde bulunan 30.07.2012 tarihli fen bilirkişi raporuna göre dava konusu taşınmazlardan 261 ada 8 parsel sayılı taşınmazda imar durumu, hisse ve hissedar sayısına göre aynen taksimin mümkün olduğu belirtilmiştir. İnşaat ve ziraat bilirkişisinden oluşan 18.07.2012 tarihli bilirkişi kurulu raporunda ise dava konusu taşınmazların tamamında aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilemeyeceği belirtilmiştir. Bu durumda mahkemece, fen bilirkişisi raporunda 261 ada 8 parsel sayılı taşınmazda aynen taksimin mümkün olduğu belirtildiğinden, bu parsel ile ilgili ifraz (taksim) projesi düzenlettirilerek bu projeye göre (taşınmaz Belediye veya mücavir alan hudutları içerisinde olduğundan) Belediye Encümeninden karar alınmak suretiyle belediyeden İmar Yasası ve Yönetmeliğine göre bölüşmenin (taksimin) mümkün olup olmadığı sorularak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.”
14)    Yargıtay 14. Hukuk Dairesi., E. 2014/6255 K. 2014/10591 kararında: “Somut olaya gelince; mahkemece yerinde yapılan keşif sonucunda düzenlenen 20.02.2014 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokiye göre taşınmazın on parçaya bölünmek suretiyle aynen taksimine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne varki; aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilirken tarafların pay oranlarına göre yerlerin belirlenmesi ve denkleştirmenin yukarıda açıklandığı gibi ivaz ilavesi suretiyle yapılması gerekir. Taraflar arasında dava konusu taşınmazın kuzeyinde bulunan 20.02.2014 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide 4 parçaya ayrılmak suretiyle gösterilen bölümler hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak dava konusu taşınmazın kuzeyinde kalan bu kısım dışında bulunan yerler bakımından pay oranlarına göre bölünecek parçaların alanlarının belirlenmesi, bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para (ivaz) eklenerek denkleştirmenin sağlanması gerekir. Mahkemece yukarıda belirtilen ilkelere göre bilirkişiye hazırlatılacak ifraz krokisi uyarınca aynen taksimin mümkün olup olmadığının araştırılması, bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para (ivaz) eklenerek denkleştirme sağlanmalıdır. İfraz projesinde kimlere nerelerin verileceği konusunda paydaşlar anlaşamazlar ise hakim huzurunda kura çekilerek bu yerler belirlenmelidir. Mahkeme tarafından ivaz ilavesi yerine taşınmaz ilavesi suretiyle aynen taksime karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.”
15)    Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E.2014/5076 K.2014/8442 kararı: “Somut olaya gelince; yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde taşınmazın aynen taksiminin mümkün olduğu belirlenmiştir. Doğubayazıt Belediye Meclisinin 03.04.2012 tarihli kararında parsel üzerinde 6453 m2 park alanı ve yola ayrılan alanlar ile birlikte %40 zayiatla parselin imara uygun olduğu bildirilmiş ve İmar İşleri Müdürlüğü tarafından da mahkemeye bildirilen cevapta taşınmazın ifrazının ekteki imar plan krokisine uygunluk sağlaması koşulu ile mümkün olacağı belirtilmiştir. Buna rağmen mahkemece 15.04.2013 tarihli fen bilirkişi raporunun imar plan krokisine uymadığı ve idari yazı cevabından taşınmazın imar planına göre kısmen yola ve parka terkinden sonra aynen taksiminin mümkün olduğu bildirildiğinden yukarıda açıklanan esaslar çerçevesinde taraflara yola ve parka terke razı olup olmadıkları sorulmalı, razı oldukları takdirde en son imar planı uyarınca ifraz projesi düzenletilmeli ve belediye encümeninden bu projeye göre aynen taksimin mümkün olup olmadığı sorularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir”.



Tarih: 24.10.2017